“6 partinin ortak metninde Atatürk neden yok?” sorusuna Gelecek Partisi’nden cevap

Yayın tarihi: 7 Mart 2022 Pazartesi 8:15 am - Güncelleme: 7 Mart 2022 Pazartesi 8:15 am

6 muhalefet partisi liderinin imzaladığı uzlaşma metninde Atatürk’e atıf yapılmaması hakkındaki eleştirilere Gelecek Partisi’nden cevap geldi.

6 siyasi partinin yürüttüğü “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” çalışmalarına Gelecek Partisi (GP) adına katılan Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün, liderlerin imza koyduğu mutabakat metnine yönelik eleştirileri Sözcü’den Saygı Öztürk’e değerlendirdi.

16 yıl parlamenterlik yapan, önemli komisyonlarda partisi adına görev alan Üstün, “Doğu ve Güneydoğu illerinden milletvekili çıkaramayacak olan AKP’nin, muhalefette düşünce önerdiğimiz değişiklikleri yapmak için kapımızı çalacak. Onlar da Cumhurbaşkanında bu kadar geniş yetki olmasından rahatsız” dedi.

6 liderden ‘Geleceğin Türkiyesi’ için tarihi imza! İşte mutabakat metni

Metin üzerinde çalışmalar yapılırken dikdörtgen masanın karşısında üçerli oturduklarını, her toplantıda bir kaydırma olduğunu anlatan Üstün, şunları söyledi:

KUTSAL METİN DEĞİL

Hazırladığımız metne, Anayasa Komisyonu’nda elbette ilaveler olacak, diğer partilerin de katkıları doğrultusunda ele alınacak. Bu metne hiçbir zaman ‘kutsal metin’ gözüyle bakmıyoruz. Bizim yaptığımız öneridir. Liderler de benimseyip imzaladı. Bu bir başlangıçtır. Bunun üzerine çok bina inşa edilecek. Bu çalışmayı yürütürken en çok zorlandığımız giriş bölümü oldu. Değişikliklerin mantığını, felsefesini ortaya koymamız lazımdı. Burada geniş çalışma yapıldı. Geçmişten ders alarak cumhurbaşkanının yetkileri, durumu bayağı bir müzakere konusu oldu. Türkiye’de yargı sorunlu alan. Yargı alanında radikal öneriler var. Bu önlemleri koyarken, “Acaba yarın hakimler saltanatı olur mu?” diye tartışma oldu. Bir çok alan müzakere edile edile sonuçlandırıldı.

ATATÜRK NEDEN YOK?

Bize dönük eleştirilerden birisi de metinde niçin Atatürk’ün bulunmadığıdır. Toplumun eriştiği noktada artık Türkiye’de Atatürk bütün insanların neredeyse ortak değeri, paydası haline gelmiştir. Bu konuda da ciddi bir itilaf yok. Hazırladığımız metin bir Atatürk çalışması değil, devlet mimarisiyle ilgilidir. Atatürk’le ilgili çalışma konusu olursa en ala, en güzel bir çalışma yapılır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Bu partilerin tamamı, Atatürk’ün mümtaz bir şahsiyet olduğunu bilmekte ve kabul etmektedir. Bu metinde Atatürk’e atıf yapacak bir nokta yok. Her zaman, ihtiyaç olmadığında atıf yapılırsa o zaman Atatürk’ü zayıflatırız. Gereksiz hassasiyetler de doğururuz. Nitekim, çalışma yapılırken bu konuda tartışma açacak bir konu da olmadı.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

Biz çalışmayı yaparken temel hak ve özgürlüklere girdik. Normalde bu devlet mimarisi olmasına rağmen güncel konularla ilgili başlıklar da açtık. Kadın hakları da bunlardan birisidir. Kadın haklarıyla ilgili de uzunca bir bölüm var. Bunun içine başka haklar, başka talepler de girecektir. Nitekim bizim hazırladığımız çatı metindir. Bu metinlere başka haklar da girecek. Eğer hepsini yazmaya kalksaydık, çalışmamız bitmezdi. Bunlar da güdeme gelecektir. Kadın hakları konusunda şöyle bir atıfta bulunuyoruz: ‘Kadın hakları, uluslararası sözleşmeler çerçevesinde çözülecek.’ İstanbul Sözleşmesi uluslararası sözleşmedir. Kadın hakları konusunda uluslararası sözleşmelere net, açık bir atıf var.

6 muhalefet partisi bir araya gelmişti: Kılıçdaroğlu, HDP’yi yok saymadıklarını açıkladı

KILIÇDAROĞLU DA ZORLANIRDI

Laiklik konusuna da yeterince vurgu yapılmadığı eleştirileri de var. Kitapçığın 37. sayfasında “Demokratik, laik, hukuk devleti, çoğulcu toplum düzeninin temelidir” yazılı. Aslında bu Anayasamızın ilk üç maddesinde tarif ettiği devletin vasıflarından birisidir. Biz burada laik devletin çoğulcu hayatın da bir güvencesi olduğunu ifade ediyoruz.

Ben kendimden örnek vereyim, belki bu cümleyi 20 yıl önce zor kullanırdım. Ama GP programına özgürlükçü laiklik hususunu yazdık. Laiklikten rahatsız değiliz, laikliğin maalesef önceden yanlış uygulamalarından rahatsız olunuyordu. Anayasamızda laiklik bugün de var. Ama bugün esnek bir laiklik uygulanıyor ve toplumda da bir rahatlama oldu. Yalnız biz değişmedik. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun gayretlerini ben takdirle, saygıyla karşıladım. 28 Şubat’ta başörtülülerle toplantı yaptı ve çok net ifadeler kullandı. Değişim karşılıklı. Bu değişim, ülkemiz için son derece faydalı. 20 yıl önce ben bu cümleyi kullanmakta zorlandımsa, Kemal Bey de 20 yıl önce başörtülülerle birlikte o toplantıyı yapmakta zorlanırdı. Ama artık hepimiz o konuyu aştık.

Çalışmamızda, laiklik tam manasıyla tarif edildi. Herkesin inanıcına, kanaatine, yaşam tarzına saygı. Bir paragrafta hem laikliğe, yaşam tarzına, din ve vicdan özgürlüğüne atıf var. Tek tek analiz edildiğinde toplumun kanayan yaralarına çözüm getirildiği görülecektir.

Liderlerin gündeminde ne vardı, 28 Şubat tarihi neden seçildi?