İzmir'in Selçuk ilçesi Cumhuriyet Mahallesi'nde dün beş ile bir yaşları arasında beş kardeş, hurda toplayarak geçimini sağlayan 27 yaşındaki anneleri Melisa Sinem Akcan’ın kapısını kilitleyerek bıraktığı evde çıkan yangında hayatını kaybetmişti. 

Yangına tanık olan Melisa Akcan'ın komşuları, yaşananları ANKA Haber Ajansı’na anlattı.

"DUYRDUĞUM TEK ŞEY ANNENİN ÇIĞLIKLARIYDI"

Olay anını anlatan komşu Soner Şahin, şunları söyledi:

Kanserle mücadele eden Şimal: Yoruldum artık sanırım... Kanserle mücadele eden Şimal: Yoruldum artık sanırım...

“Dün akşam akşam 19.00 sıralarında benim duyduğum tek şey annesinin çığlıklarıydı. Bağırarak ‘Esma teyze koş, Yusuf amca koş’ diyordu. ‘Çocuklarım öldü’ diye bağrışını duyduk. Annem koşturarak evine doğru gitti babam da el fenerini aldı. Karanlık bir ortamdı. En arkadan da ben koşturdum. O şekilde eve gittik. İlk yaptığım şey 112 ve 155’i aramaktı. 10-15 dakika içinde ekipler intikal etti. Ekipler gelmeden çocukları yana çevirdik kusar mı eder mi bir umut olur mu diye. Kalp masajı yaptım.”

"HURDA VE PLASTİK TOPLAYARAK GEÇİMİNİ SAĞLIYOR"

Annenin maddi sorunları olduğunu belirten Soner Şahin, “Anne hurda ve plastik toplayarak geçimini sağlıyor. Baba cezaevinde. Kendisi de yalnız olduğundan 5 çocuğa da bakmak ona ağır geliyor. Dün akşam da bildiğim kadarıyla hurda satmaya gidiyor. Çoğu zaman haber verirdi. Ama bu defa haber vermedi. Yangın nasıl çıktı diye sorduğumda elektrikli sobanın devrildiğini anlattı bana.”

"YOKSULLUK... DURUM ORTADA"

Yoksulluğun acılara neden olabileceğini belirten Soner Şahin, “Yoksulluk… Durum ortada. Geçim zorlaştı. İmkansızlıklar insanı düşünmediği noktalara getiriyor. Maddiyat durumu bence daha ağır basıyor bu durumda” dedi.

"BİR ÇIĞLIK DUYDUK"

Komşulardan Yusuf Şahin ise olayın kısa bir sürede meydana geldiğini belirterek şöyle konuştu:

“Dün akşam saat 17.30-18.00 gibi annesi çuvalı alıp sanayi tarafına gidiyor burada toplamaya. Her zamanki hali. Çocuklarının geçimini onunla sağlıyor. Belediyeden yardım alıyor, sosyal yardım alıyor. Sağdan soldan vatandaştan yardım geliyor. Sahipsizlikten çocukların başına bu geldi. İçeri kapatıyor. Başında kimse yok. Çocukların başıboş. Çocuklarım üşümesin diye elektik sobasını yakıyor. Gidiyor, geliyor. Elektrik sobası devriliyor. Yerdeki halı, kilim, kablolar yanıyor. Bize seslendi. Bağırdı. Biri bir çığlık attı. ‘İmdat’ dedi. ‘Ne oldu’ dedim. ‘Çocuklarım, çocuklarım’ dedi. Çocuklarım deyince… Çocukları her zaman dışarı salmıyor. Çıktığı zaman da çocuklar sağa sola kaçıyorlardı. Birkaç kez daha kayboldular, biz buluverdik. Biz gittik. ‘Çocuklarım öldü’ dedi. İçeri girer girmez… Dumanlar vardı. İçerisi karanlıktı. O karanlıktan ben geri geldim. El feneri aldım. Ateş var, sis var. Çocuklar boğulmuş. Ben gidip gelene kadar 1,5 dakika sürdü sürmedi. Gidinceye kadar annesi çocukları dışarı çıkarmış. Nefessiz kalmışlar. Gelen ekipler müdahale ettiler. 5 tane ambulans geldi. Hepsi birer çocuğa müdahale ettiler. Ama müdahaleye rağmen kurtulamadılar.”

“Kimseye teslim etmezdi. Hep kapalı alanda çocuklara bakıyordu”

Annenin çocukları genellikle yalnız bırakıp gidip gitmediği sorusuna yanıt veren Yusuf Şahin, şunları söyledi:

“Annesi hep bırakıp giderdi. Kimseye teslim etmezdi çocukları. Zaten kimi kimsesi de yoktu. Var ama aile kopukluğu var. Kimseye teslim etmezdi. Hep kapalı alanda çocuklara bakıyordu. Bilemiyorum kimseye güvenemiyor muydu? Biraz maddi durumları sakattı. Hep hazır yerdi. Evinde ocak, çanak, çömlek, kaşık hiçbir şey yok. Hazır yiyor. Günlük yaşantı. Yemek yapmasını bilmez. Buraya geleli dört sene oldu. Dört sene içerisinde ben bunları gördüm. Hep yalnız bırakırdı. Ara sıra ufaklığı bize bırakırdı. Boy boy çocuklar. En büyüğü 5-6 yaşında.”

“Hep günlük yaşantı. Bugün karnım tok ya yarına Allah kerim”

Anne Akcan’ın maddi destek aldığını ancak yetiremediğini belirten Yusuf Şahin, şu ifadeleri kullandı:

“Destek alıyordu. Yetip yetmemek onların elinde. Bir insan o paranın değerini bilmiyorsa, nasıl nerede kullanacağını bilmiyorsa yetmez. Hazıra dağ dayanmaz. Hep günlük yaşantı. Bugün karnım tok ya yarına Allah kerim.”