‘4 isim Erdoğan’la rekabet edecek oy potansiyeline ulaştı’

Yayın tarihi: 15 Haziran 2021 Salı 5:30 pm - Güncelleme: 15 Haziran 2021 Salı 5:37 pm

Dr. İbrahim Uslu, Cumhurbaşkanlığı seçimin 4 adayın Erdoğan’la rekabet edecek oy potansiyelin ulaştığını belirterek, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun bu yarışta önde ilerlediğini söyledi.

Siyasal iletişimci ve kamuoyu araştırmacısı Dr. İbrahim Uslu, RS FM’de, Sinan Onuş’la Ankara Masası programının konuğu oldu.

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday yarışında rekabetin artacağını belirten Dr. Uslu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yarışta önde ilerlediğini belirtti.

Uslu, “Seçmenin kafasında 2018’de Erdoğan ile rekabet edecek aktör yoktu. Şimdi öyle değil. Şimdi en az 4 aday, Erdoğan ile kıyasıya rekabet edecek oy potansiyeline ulaştı. Bunlar Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu, Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu. Belediye başkanları bir adım önde görünüyorlar” dedi.

“PEKER’İN İLGİ ODAĞI OLDUĞU ÇOK AŞİKAR”

Suç örgütü lideri Sedat Peker’in son dönemde art arda yaptığı açıklamaların toplum üzerindeki etkilerini anlatan Uslu, “İnsanların düşüncesini değiştirmeye başladı mı gözlemleyemedik henüz. Haziran sonuna doğru rapor çıkmış olacak. İlgi olduğu ise çok aşikâr” ifadelerini kullandı.

Uslu, Peker’in açıklamalarının AKP seçmeninin siyasal tercihlerini etkileyip etkilemediği yönündeki soruya ise “Siyasal tercihleri çok fazla değiştireceğini düşünmüyorum. Bundan önceki benzer skandallar ortaya çıktığında da seçmen tercihi bundan çok fazla etkilenmemişti. 17/25 de dahil olmak üzere oy geçişkenliği, oy tercihindeki değişiklikler çok sınırlı oldu” diye yanıtladı.

Peker’in açıklamalarının uzun vadedeki sonuçlarına odaklanılması gerektiğine dikkat çeken Dr. İbrahim Uslu, “İnsanların devlete olan güveni azalıyor” dedi. Hükümetten büyük bir tepkinin gelmemesini ise şöyle değerlendirdi:

“Bir netice yaratıyor mu? Siyasi kurumlara güveni sarsıyor. Bunlar kalıcı hale geliyor. Bu ülkede ‘hukuk yok, adalet yok, siyasetçiler kirli işlere bulaşabilir, suç örgütü liderleri baş tacı edilebilir gibi’ kanaatlere sahip olmaya başlıyorsanız ve tarihçesi varsa; 80’li yıllarda Abdullah Çatlıların ASALA’ya karşı kullanılmasıyla gördük. Sessiz kalmanız doğru strateji olabilir ama vatandaş üzerinde dejenere edici etkiler bırakır, kötü bir şey. Bunu toparlayamazsınız. Bu tarz psikolojik harekâtları teşvik ediyor. Bu tür psikolojik operasyonları daha rahat yapıyorlar.”

Dr. İbrahim Uslu, RS FM’den Sinan Onuş’a konuştu

“İKİ SENARYO DIŞINDA ERKEN SEÇİM İHTİMALİ YOK”

İbrahim Uslu, erken seçim olasılığını da değerlendirdi ve bir erken seçim için iki kritik ihtimalden bahsetti: “İktidarın siyasal bir pragmatizmle erken seçim yapacağını düşünmüyorum. 2018’de iktidar açısından avantajlı bir durum vardı ama artık öyle bir durum söz konusu değil. Ancak mecbur olurlarsa giderler. Hangi durumlarda? Bir, ekonomide işler çok kötü giderse erken seçime gidilmek zorunda kalabilir. İki, Cumhur İttifakı’nda fikir ayrılığı ortaya çıkar ve ortaklardan biri erken seçime gidelim derse. Bu tür bir senaryo dışında, ben iktidarın erken seçim kararı alabileceğine ihtimal vermiyorum.”

“İTTİFAK SİSTEMİ SEÇMEN SADAKATİNİ AZALTTI”

İttifak sisteminin siyasi partiler açısından oluşturduğu riskleri hatırlatan ve “Seçmenle kurulan bağ azaldı” diyen Uslu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İttifak kendi başına gelmiş bir şey değil. 50+1’in gelmesi, ittifak sonucunu doğurdu. Fakat bir sonuç üzerinden siyaseti dizayn etmeye başladık. Bir süre sonra bu ittifaklar kanser hücresi gibi siyasetin tamamını kuşatır hale geldi. Artık bu koalisyon. Bunun bazı olumsuz etkileri oldu. Partiler ittifaktan bağımsız davranamamaya başladı, rekabet yeteneğini kaybettiler ve seçmenlerle olan bağlarını zayıflattı. İdeolojik olarak seçmenler ve partiler birbirine yakınlaşmaya başladı. Dolayısıyla tek fikir 3 parti, bir süre sonra anlamsız hale geliyor. Partilerin seçmen sadakatini azalttı. İttifak sistemi siyasetin geneline hâkim oldu. Partiler önemini kaybetmeye, ittifaklar önemli hale gelmeye başladı. Bu ittifaklar yapıyı tehdit ediyor. İlk mağdur olacaklar, siyasi partilerin kendileri.”

“GELECEK VE DEVA’NIN OY ORANI ÇOK ANLAMLI”

Ali Babacan liderliğindeki DEVA Partisi ve Ahmet Davutoğlu liderliğindeki Gelecek Partisi’nin durumu da oldukça merak ediliyor. Özellikle koptukları AK Parti’ye alternatif olup olamayacakları sorusu en başta duruyor. Uslu, anketlerden çıkan sonuçları özetle şöyle aktardı:

“Araştırmalarda her iki partinin de oy oranı yüzde 2-3’lerde görünüyor. Bu oran, 50+1’de çok anlamlı hale geliyor. AK Parti’den oy kayıpları var ama mum gibi erime söz konusu değil. Cumhur İttifakı, deneyimi ile bütün sorunlara rağmen seçmen sadakatini muhafaza ediyor. Ama oy kaybı var mı, var. 2015’ten bu yana kişi başı milli gelir düşüyor, enflasyon yükseliyor, TL değer kaybediyor. İnsanlar işsiz kalmaya devam ediyor. Türkiye uzun zamandır bu sorunları çözemiyor. Bunu çözmeden iktidarın oyunu artırması mümkün değil.”

“PARTİSİZLİĞE DOĞRU EVRİLEN KİTLE BÜYÜK ÖLÇÜDE AKP’DEN KOPTU”

Siyasal iletişimci ve kamuoyu araştırmacısı Uslu, bağımsız seçmen sayısının neden arttığını da açıkladı. Uslu, ‘partisizliğe doğru evrilen kitle’nin büyük ölçüde “AKP’den koptuğunu” söyledi:

“Önemli kısmı AK Parti’den koptu bunların. Beyaz sağcılar demiştim onlara. Büyükşehirlerde yaşıyorlar, iyi eğitimli, 40 yaşın altındalar. Parti aidiyetleri o kadar da güçlü değil. Demokrasiye ve hukuka inanıyorlar. Bu insanlar artık kendilerini bir parti kimliği ile tanımlamıyorlar. Siyasetle ilgililer ama daha baskın olan eleştirel tutumları. Sokaktaki 4 seçmenden biri, kendini bir partiye ait hissetmiyor. Bu kitle artık büyüyor. Örneğin ABD’de Joe Biden’ı destekledi ve seçimi kazanmasını sağladı bağımsız seçmen. Türkiye’de bağımsız seçmen muhalefete daha yakın duruyor.”