29 Şubat ‘Eşit Bakım Emeği Günü’nün ardından

NİYE 29 ŞUBAT ?

Bilinir ki 29 Şubat, her 4 yılda bir “artık gün” olup aradaki yıllarda atlanır. Bugünün seçilmesinin anlamı, bakım çalışmalarının genellikle ayırdına varılmayan, bu yüzden (ya da ayırdına varılsa bile) karşılığında bir bedel ödenmeyen, büyük ölçüde ‘görünmeyen iş ve görünmeyen emek’ olmasına bir çağrışım yapmasıdır. Bir de bakım çalışmalarının kadın-erkek ayrımının dağılımındaki 4:1 oranına çağrışım yapmaktadır. 29 Şubat günü etkinlikleriyle bakım emeği ve bakım görevlerini iki cinsiyet arasında daha eşit bir şekilde dağılması, değerlendirilmesini hem sosyo-kültürel bazda hem de hukuk (başta İş Hukuku olmak üzere) düzleminde geliştirmek amaçlanmaktadır.

KISA TARİHÇE

2016 yılında Almut Schnerring ve Sascha Verlan tarafından ortaya atılan ‘Eşit Bakım Emeği Günü’nün (EBEG) temeli kadınların, erkeklere göre ortalama olarak önemli ölçüde daha az ücret alması konusuna ilişkin ortaya atılan ‘Eşit Ücret Günü’ne dayanır. İlk kez 2018'de düzenlenen EBEG, 2020’de Almanya’da birçok kente yaygın düzenlendi. Daha sonra 2023’de düzenlemelere Avusturya ve İtalya’da katıldı. Düzenlenen etkinliklerde ele alınan konuları şöyle sıralayabiliriz: 1. Doğum ve obstetrik, 2. Aile işi ve çocuk büyütme, 3. Zihinsel yük ve öz bakım, 4. Bakım ve bakıcılık, 5. Temel gelir ve bakım hesapları, 6. Bakım şirketleri, 7. Bakım ve çevre, 8. Yaşlı bakımı ve yaşam sonu bakımı.

2020 MANİFESTOSU

20 Mayıs 2020'de bir EBEG Manifestosu (Equal Care Manifest) yayınlanarak bakım çalışmalarının toplumsal bir temelde tanınması çağrısında bulunulmuştur. Bu kapsamda 18 talep gündeme getirilmiştir. Bu talepler, bakım mesleklerinde daha iyi ücret ödenmesi, bakım emeği çalışmalarının cinsiyetler arasında adil dağılımı, karşılıksız bakım emeğine ait değerin ulusal seviyedeki millî gelir hesaplarına eklenmesi, bakım emeği sorumluluğunun özel sektör tarafından da üstlenilmesi gibi konuları da içermektedir.

EBEG SÜRELER VE BEDELİ

Hem ulusal hem de uluslararası çalışmalarda karşılıksız bakım emeğinin niceliksel düzeyi oldukça şaşırtıcıdır. Küresel Acil Yardım ve Kalkınma Örgütü Oxfam’ın yaptığı çalışmada uluslararası düzlemde haftalık yapılan işin yüzde 45’i karşılıksız bakım emeği olarak ortaya çıkmış. Bu konuda kadınlara ait istatistik daha da ürkünç: yüzde 65! Oxfam bu emeğin bedelinin parasallaştırılmadığı için Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) hesaplarına da girmediğini, bunun anti-feminist ve sömürgeci bir tutum olduğunu vurguluyor ve şunu ekliyor: ‘Kadınlar kendi dünyalarına terkediliyor ve emekleri görünmez oluyor’. İngiltere ve Galler’de yapılmış bir çalışmaya göre bu emeğin bedeli yaklaşık 162 milyar pounda denk geliyor ki, bu da İngiltere’deki Ulusal Sağlık Sistemi harcamaları toplamına yakınmış! Bir düşünce kuruluşu olan Gelişmeci Politika Merkezi’nin (Centre for Progressive Policy) Birleşik Krallık’ta yaptığı bir çalışmaya göre, kadınların ödenmeyen bakım emeği yıllık 23,2 milyar saat iken, erkeklerinki yıllık 9,7 milyon saat, yani iki kattan fazla bir toplumsal cinsiyet açığı mevcut! Oxfam, karşılıksız bakım emeği çalışmalarından sorumlu olan kız çocuklarının eğitime daha az erişime sahip olduklarının da altını çizmekte ve bunun da mesleki gelişimlerini olumsuz yönde etkilediğini ve sosyal eşitsizliğin daha da kötüleştiğini belirtmektedir.

ZİNCİRLER KÜRESELLEŞİYOR YA BAKIM ?

Kapitalist ekonomide tedarik zincirleri küreselleşiyor. Tedarik merkezleri sosyal damping ve çevresel damping yapan merkezlere kayıyor. Göç dalgalarıyla bakım emeği işi de geri bıraktırılmış yörelerden gelen emekçilere veriliyor, elbette daha ucuza, hatta kısmen ödenmeme durumları da dahil! Toplumbiliminde ücretli ve ücretsiz bakım emeği görevlerinin belirli ülke ve nüfus grupları içinde küresel olarak yeniden dağıtılması, küresel bakım zinciri olarak adlandırılmaktadır. Tipik bir kapitalist-emperyalist bakım emeği örgütlenmesinde, bakım emeği gelişmiş bir ülkedeki (diyelim Almanya) varsıl bir aile tarafından ekonomik açıdan daha yoksul bir ülkeden (diyelim Tayland) bir göçmen işe alınarak ona yüklemektedir. Peki ya geride kalanlar? Göçmenin geride bıraktığı bakım emeği ise daha yoksul, yaşlı veya kırsal kesimden kadınlar tarafından üstlenilmektedir.

ZİHİNSEL YÜK

Zihinsel yük (mental load), görünür görevlerin arkasında yatan tüm yönetim süreçlerini içeren görünmez bakım alanını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Günlük yaşamda birçok kez yinelenen gerek basit ve gerekse karmaşık ‘yapılacak işler çizelgesinin hazırlanması, organize edilmesi’ gibi şeyleri anlatmak için kullanılan bir terimdir.

KADININ GÖRÜNMEYEN EMEĞİ ÜZERİNE ÜLKEMİZDEKİ ÇALIŞMALAR

Bu konuda dolaylı çalışmalar saymakla bitmez elbette, ama doğrudan ve özellikle de kitap türü ve kapak dosyası bu olan dergi çalışmalarından bir demet sunalım okurlara: Belki önokuma olarak Pürnur Uçar Özbirinci’nin ‘Dünya Kadına Karşı Kadına Duyulan Korkunun Temelleri, Efil Yayınları,2012’. Oldukça özlü bir tarihsel akış sunuyor, hem illüstrasyon destekleriyle! Ama çok da uzun olmayan fakat biraz daha teknik bir önokuma için Füsun Tayanç ve Dinç Tayanç’ın ortak çalışmalarına (Dünyada ve Türkiye’de Tarih Boyunca Kadın, İstanbul Kardeşler Basımevi,1981) bakabilirsiniz. Gülnur Acar-Savran ve Nesrin Tura Demiryontan’ın hazırladıkları bir kitap çalışması yayınlandı: ‘ Kadının Görünmeyen Emeği, Yordam Kitap, 2. Baskı, 2008’. Kitapta editörlerin her iki baskıya yazdığı oldukça aydınlatıcı önsözlerin ardından bu konuda yabancı dildeki dört önemli çalışma dilimize kazandırılmış. Çeviriler de teknik ustalıkla yapılmış ve dilimizdeki yerleşik kavramları da esas almış. Ahmet Makal ve Gülay Toksöz’ün hazırladıkları ‘Geçmişten Günümüze Türkiye’de Kadın Emeği, Ankara Üniversitesi Yayını, 2012’ de önemli bir çalışma. Konumuz açısından kitapta Ferhunde Özbay tarafından yazılmış ‘Türkiye’de Ev Emeğinin Dönüşümü: 19. Yüzyıldaki Osmanlı Ev Kölelerinden Günümüzdeki Kaçak Göçmen İşçilere’ başlıklı bölüm özellikle daha fazla değer taşıyor. Takdir edilesi bir doktora tez çalışması sonradan kitaplaştırılmış: ‘Özgür Akduran, Hane Devlet ve Piyasa Kadın Emeği ve Sosyal Politikalar Bağlamında Cinsiyetlendirilmiş Bütçe, SAV yayınları, 2012’. Yazar tezinde anaakım ekonomipolitik ve sosyal politikalarda hane içinin bir üretim birimi değil de tüketim birimi olduğunu haklı olarak eleştiriyor. Bütçenin toplumsal cinsiyet bağlamında nasıl ele alınabileceğini kuramsal olarak inceledikten sonra örnekolay olarak SUR (Diyarbakır) Belediyesi’nin bu konudaki yaptığı çalışmayı artılarıyla ve eksileriyle incelemiş. Özellikle haneiçi bakım hizmetlerinin hanedışılaştırılması konusundaki çalışmalar dikkat çekiyor! Marksgil söylemle kadınlar için gerekli emeğin bir kısmı hane dışındaki ücretli emek diğer bileşen ise hane içi ücreti ödenmeyen emektir. Aslında toplumsal yeniden üretim için her iki bileşen de kullanılmaktadır. Tam da bu bağlamda Praksis dergisi 57.sayısında (2021/3) ‘Toplumsal Yeniden Üretim’ dosyası ile bu konuyu işlemiş. Dergideki yerli ve yabancı tüm yazılar konumuzla birçok yönlerden ilişkili yazılar olarak dikkat çekiyor. İktisat ve Toplum dergisi’nin 146. sayısı (Aralık 2022) Mor Ekonomi kapak dosyası ile çıkmış. İçinde konumuzla doğrudan ilgili makaleler ağırlık taşıyor. Örneğin, ‘Bakım Emeğinin Görünmeyen Yüzü: Zihinsel Yük – Gülçin Con Wright, Aylin Çakıroğlu Çevik’; ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitlikçi, Sürdürülebilir Büyüme ve Kalkınma için Mor Ekonomi – İpek İlkkaracan’ vd. Aynı derginin Zuhal Yeşilyurt Gündüz’ün ‘Bakım Emeğine Küresel ve Feminist Bir Bakış ve Eşit Bakım Emeğine Davet, İktisat ve Toplum. Eylül 2021’ makalesi de konumuz açısından çarpıcı bir makale olarak gözüküyor. Bu konu özelinden daha genele doğru sıçramak isterseniz, feminist iktisat konusunda ülkemizde önde gelen isimlerden biri de Prof. Dr. Ufuk Serdaroğlu’dur. Kendisinin bir ortak makalesiyle işe başlayabilirsiniz: https://dergipark.org.tr/tr/pub/msg/issue/49193/627952. Sonra da kitapları: ‘Feminist İktisadın Bakışı Postmodernist mi?, Efil Yayınları, 2010’ ve ‘İktisat ve Toplumsal Cinsiyet, Ed. U. Serdaroğlu, Efil Yayınları, 2010’ ve ‘İktisadın Toplumsal Cinsiyetle Buluşması (Alan Çalışması), Ed. U. Serdaroğlu ve E. Işık, Heretik Yayınları, 2023’. Gazi Üniversitesi emekli öğretim üyesi olan Serdaroğlu, 2023 yılında Türkiye Ekonomi Kurumu’nda akademik hizmet ödülünü diğer iki kadın öğretim üyesi ile paylaşmış. Çalışmalarını daha da ileri düzeye götürmek ve hatta bu konuda hem Batı yazınını hem de Çin Halk Cumhuriyeti yazınını birlikte incelemek isteyenler için anaakım kitapçılarda pek ortalıklarda gözükmeyen çok değerli bir çalışmayı da dikkatlerinize sunalım: ‘ Yang Feng, Kadının Özgür ve Bütünsel Gelişimi Feminizm ve Marksist Hümanizmin Diyalektiği, Canut Yayınları, 2013.’ Kitabı oğul Deniz çevirmiş ve babası Cem Kızılçeç de düzeltmen editörlük yapmış. Baba oğulu yakından tanırım, Çin Halk Cumhuriyeti kültür ve politikalarıyla ve dahi kurumlarıyla yakından ilişkileri mevcut. O anlamda güvenilir bir çeviri, bölüm başlıkları da oldukça ilginç. Ayrıntılı bilgi için bkz. https://canutyayinevi.com/urun/feminizm-ve-marksist-humanizmin-diyalektigi/

EBEG VE TÜRKİYE

Türkiye’de Eşit Bakım Emeği Günü’ne ait etkinlikler ilk kez TED Üniversitesi bünyesindeki Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Merkezi’nde gündeme getirilmiştir. Bu Merkez Almut Schnerring ve Sascha Verlan ile iş birliği yaparak, 2021 yılında bu günde bir etkinlik düzenlemiştir. Görünmeyen bakım emeğinin daha görünür olmasını ve değer verilmesini talep eden Eşit Bakım Emeği Manifestosu bu etkinlik kapsamında gündeme gelmiştir. Almanca orijinaline ek olarak COVİD-19 sürecinin yarattığı bakım emeği sorunları da bu Türkçe manifestoya eklenmiş, manifesto Türkiye’nin yasalarına ve toplum yapısına uyarlanmıştır. Bu manifesto “Görünürlük ve Takdir” “Adil Bölüşüm” ve “Yapısal Destek” gibi somut sosyal, siyasi ve ekonomik talepleri içermektedir. Ardından bu konuda akademik ve popüler çalışmalar gündeme gelmiştir. TED Üniversitesi’nin ‘Zihinsel Yük Araştırması: TED Üniversitesi Örneği’ başlıklı çalışmasını da bu arada belirtelim. EBEG 2023’te de kutlanmış, ardından 2024’de de bir etkinlikle gündeme getirilmiştir. 29 Şubat 2024’deki etkinliğin başlığı şöyle belirlenmiş: Dr. Burcu Sarı Karademir, Eşit Bakım Emeği Günü kapsamında ve Görünmez Günde Hibrit Festival'in bir parçası olarak, “A Care-Centric Approach to Political Economy: Purple Degrowth” başlıklı çevrimiçi bir etkinlik! Ayrıntılı bilgi için bkz Dipnot (1). (1): https://genderstudies.tedu.edu.tr/esit-bakim-emegi-calismalari