28 Şubat tutuklusu Hakkı Kılınç: Bizi yargılayan FETÖ’cülerle aynı cezaevinde kalıyoruz
28 Şubat tutuklusu emekli Korgeneral Hakkı Kılınç, kendisini ziyaret eden CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer'e sağlık sorunları nedeniyle değil beraat ederek hapisten çıkmak istediğini söyledi.
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, 28 Şubat tutuklusu emekli Korgeneral Hakkı Kılınç'ın tutuklu bulunduğu Sincan F Tipi Cezaevi'nde ziyaret etti.
28 şubat tutuklularını yargılayanların yüzde 80'inin 'FETÖ'cü olduğunu söyleyen Kılınç Çakırözer'e, şunları anlattı:
“Bizi yargılayan FETÖ’cülerle aynı cezaevinde kalıyoruz. Bu kumpası, bu adaletsizliği gören yok mu? Hepimizin sağlık durumu kötü. Benim koğuşumdaki Vural Avar, gözümün önünde öldü. Bu halde burada tutarak tedavilerimizi engellemek de bir büyük insan hakkı ihlalidir. Adli Tıp’ın yaptığı da Anayasa Mahkemesi’nin dosyalarımızı bekletmesi de yeni birer cezalandırmadır.
“HER GÜN TAM 12 İLAÇ KULLANIYORUM”
Cezaevine girerken de rahatsızlıklarım vardı. Burada hem sayıları hem de acısı daha da arttı. Şu anda 15 rahatsızlığım var: Vertigom var. Ciddi işitme kaybım var. Sağ kulağım hiç duymuyor, sol kulağım çok zayıf işitiyor. İşitme cihazı kullanıyorum. Prostat başlangıcı teşhis edildi. Parkinson burada başladı. Uyku apnesi var. Son bir ayda, bacağımda ödem oluştu. Baylıma var. Burada kaldığım 1,5 yıl içinde beş kez bayıldım. Gözümde katarakt, yine burada çıktı. Baş dönmesi var. Cezaevinde iki kez fıtık ameliyatı oldum. Sürekli bir yorgunluk, bitkinlik hali, kilo kaybım, demir eksikliğim ve ellerimde sürekli üşüme var. Tüm bunlar için her gün tam 12 ilaç kullanıyorum. Bir avuç içiyorum. Uyku apnesi için geceleri solunum cihazı kullanıyorum, duyabilmek için de işitme cihazı. Sol kolumda da protez var.
“YILBAŞINDA EŞİMLE GÖRÜŞME SIRASINDA BAYILMIŞIM”
Üç kez Adli Tıp’a gönderdiler beni. Son olarak yılbaşında, eşimle görüşme sırasında bayılmışım. Şehir Hastanesi’ne ve İstanbul’a, Adli Tıp’a götürdüler. Tüm bunlara rağmen neden ceza ertelemesi yapılmıyor, anlamış değilim. Nasıl ki geciken adalet adalet değilse ceza ertelemesi yapılmadan burada tutulmamız de bir tedavi değildir. Tam tersine, ağır bir cezalandırmadır.
“VURAL AVAR GÖZÜMÜN ÖNÜNDE VEFAT ETTİ”
Daha birkaç hafta önce, bizimle aynı koğuşta kalan arkadaşımız Vural Avar, gözümüzün önünde vefat etti. Daha önce tuvalette düşüp kaburgalarını kırmıştı. ‘Cezaevinde kalamaz’ denmesine rağmen tuttular. Tuvalete onun için tutamak yapıldı. Ama yine tuvalette hayatını kaybetti.
Bizi sadece FETÖ’nün savcı ve hakimlerinin kurduğu kumpas davası cezalandırmıyor. Anayasa Mahkemesi önünde her birimizin başvuruları 1,5 yıldır bekliyor. Görüşmeyip uzattıkça bir ceza da onlar veriyor. Adli Tıp Kurumu’na üç kez gönderildim. Üçünde de ‘cezaevinde kalabilir’ sonucu çıktı.
“BURADA GÖRÜYORUM Kİ BİRAZ FAZLA KAÇMIŞ YAPILANLAR”
Ben, Jandarmada Kurmay Başkanlığı yaptım. O dönemler, yeni cezaevleri ve cezaevlerini güvenliğine ilişkin tedbirler hazırlanırken imzamız olmuş olabilir. Ama burada görüyorum ki biraz fazla kaçmış yapılanlar. Böyle ağır cezalandırma oldukça tutukluğu azalmıyor, artıyor Türkiye’de. Tutuklu sayısına bakın. Her yıl yeni yeni cezaevi yapılıyor. Demek ki bir sıkıntı var bu işte. Elden geçmesi lazım bu tedbirlerin.
Arkadaşlarım arasında ‘Dik Hakkı’ diye bilinirim. Buradan sağlık nedenleriyle tahliye olursam üzüleceğim. Çünkü ben, beraat ederek çıkmak istiyorum. Karıncaya bile zarar vermeyen insanlar olarak büyük bir haksızlıkla, bir kumpasla karşı karşıyayız. Ergenekon, Balyoz’dan hiç farkı yok bize yaşatılanın. Bizi neyle suçluyorlar; TC hükümetini yıkmak ile. Ama dönemin Cumhurbaşkanı Demirel diyor ki ‘Ortada darbe yok. Siz darbenin ne olduğunu bana sorun’ diyor. Dönemin Başbakanı, ’Biz yıkılmadık’ diyor. O hükümetin hiçbir üyesinin şikayeti de yok bizle ilgili. Bizi yargılayanların yüzde 80’i FETÖ’cü. Savcıların, hakimlerin bir bölümü ile burada, aynı cezaevinde yatıyoruz. Bu dava da aynı Balyoz, aynı Ergenekon gibi TSK’yı yıpratma, güçsüz hale getirme amacıyla yargının sopa olarak kullanıldığı kumpas davalarından farksız. Bu da bir kumpas.”
“83 YAŞINDAKİ BU İNSANI CEZAEVİNDE TUTMA ISRARI VİCDANSIZLIK DEĞİL DE NEDİR”
Uktu Çakırözer ise şu değerlendirmeyi yaptı:
“83 yaşındaki Hakkı Paşa, görüşmeye bastonla geldi. Bir kulağı tamamen duymuyor. Diğeri çok az işitiyor. Cebinde, aldığı ilaç listesi var. 15 ciddi rahatsızlığı var. Her gün tam 12 ilaç içiyor. Uyku apnesi olduğu için geceleri solunum cihazı ile yatıyor. Cezaevinde beş kez bayılmış. Defalarca hastanelere, üç kez de Adli Tıp’a gönderilmiş. Koğuş arkadaşı Vural Avar, gözlerinin önünde ölmüş. 83 yaşındaki bu insanı hâlâ cezaevinde tutma ısrarı, vicdansızlık değil de nedir? Her an cezaevinde ölebilirler. Vebali, bu büyük ayıba ses çıkarmayanlara aittir. Derhal bu zulüm bitmeli, emekli komutanlar infaz ertelemesi ile evlerine çıkarılmalı, Anayasa Mahkemesi de bir an önce başvurularını ele almalı.”
https://tele1.com.tr/ilhan-kilictan-vural-avar-aciklamasi-pasa-oldukten-sonra-bizi-hastaneye-goturduler-764676/