17 bin 480 can da ders olmadı! Deprem toplanma alanları 23 yılda AVM oldu

Yayın tarihi: 17 Ağustos 2022 Çarşamba 10:57 am - Güncelleme: 17 Ağustos 2022 Çarşamba 10:57 am

17 Ağustos 1999 Gölcük depreminin üzerinden 23 sene geçti. Büyük yıkımın yaşandığı depremde resmi raporlara göre 17.480, Meclis Araştırması Raporu‘na göre 18.373 kişi hayatını kaybetti. Büyük acının üzerinden geçen bu kadar zamanın ardından hala AVM’ye dönüştürülen deprem toplanma alanları, kaçak yapılar, rüşvetle atlatılan yapılar, düzgün yapılmayan kontroller konuşuluyor. Büyük İstanbul depremi söz konusu iken akıllara tek bir soru geliyor: Hazır mıyız?

Türkiye’nin kapanmayan yarası 17 Ağustos depreminin üzerinden tam 23 sene geçti. Binlerce kişinin yaşamını etkileyen deprem 17 Ağustos 1999 sabahı, yerel saatle 03:02’de gerçekleşen, Kocaeli/Gölcük merkezli gerçekleşti. 7.6 büyüklüğündeki deprem yüksek sayıda can ve mal kaybına neden oldu.

133.683 çöken bina ile yaklaşık 600.000 kişi evsiz kalırken yaklaşık 16.000.000 insan, depremden değişik düzeylerde etkilendi.

Peki bu depremin ardından alınan önlemler yeterli mi? Depremin yıl dönümü yaşanan acının yanı sıra AVM’lere dönüştürülen deprem toplanma alanlarını da hatırlatıyor.

İSTANBUL’DA DEPREM BEKLENİYOR

Birçok büyük deprem yaşanan Türkiye’de yaklaşık 18 milyon insanın yaşadığı en büyük kent İstanbul’da uzmanlar büyük deprem bekliyor.

Bilim Akademisi Üyesi Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür beklenen depremle ilgili, “Marmara’da beklenen depremin 1999 yılından itibaren her an olmak kaydıyla 30 sene içerisinde olma olasılığını yüzde 64 olduğu bilimsel olarak açıklandı. 1999’dan bu yana 23 sene geçti, yüzde 64 olasılık 2029’a kadar olduğuna göre, biz işin son evresine geldik. Marmara’nın altındaki Kuzey Anadolu’nun bir bölümü olan fay kırıldığı takdirde minimum 7.2, maksimum 7.6 büyüklüğünde deprem üretir” dedi.

AFET TOPLANMA ALANLARI AVM OLDU

AFAD 7.5 şiddetinde bir depremde İstanbul’da yaklaşık 26 ile 30 bin arasında kişinin yaşamını yitireceğini, yaklaşık 50 bin kişinin ağır yaralanacağını, 44 bin 802 binanın yıkılacağını, 2 milyon 374 bin kişinin de açıkta kalacağını açıklamıştı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul’da 5 bin 633’e afet toplanma alanı olduğunu, kentte barınma alanı kapasitesinin de 1 milyon 390 bin 172 kişiye ulaştığını söyledi.
Ancak ranta açılan deprem toplanma alanları unutulmadı. İstanbul’da afet toplanma alanı olarak belirlenen 493 bölgeden 2019 yılına kadar 416 tanesi, alışveriş merkezi, rezidans ve gökdelene, kentin hemen her yerindeki acil ulaşım yolları da otoparklara dönüştürüldü.

TMMOB ise bugün yaptığı açıklamada, “Marmara Depreminin üzerinden 23 yıl geçmesine karşın ülkemiz depremlere hazırlıklı değildir. Yapı tasarımı, yer seçimi, üretimi ve denetiminde bilimsel ve bütünlüklü bir düzen yoktur. Sorunlu dolgu alanları, dere yatakları ve kıyılar imara açılmakta, her yere AVM’ler, gökdelenler yapılmaktadır. Yanlış ulaşım politikaları, yanlış kentsel dönüşüm uygulamaları, rant eksenli büyük projeler, su yatakları ile yeşil alanlar arasındaki bağların koparılması, sel-su baskınlarının artışı, ısı adalarının oluşması gibi olgular depremlerin yıkıcı etkilerini artırmaktadır. Bu sorunlara, depremlere dayanıklı yapı stokunu artırma gerekliliğini gözetmeksizin yapılan imar affı ve depremlerde toplanma yerleri olan alanlardaki hızlı yapılaşma da eklenmiştir” dedi.

“İMAR PLANLARI DEPREME HAZIRLIKLI ŞEHİRLER İÇİN DEĞİL KENTSEL RANT İÇİN KULLANILDI”

TMMOB Başkanı Emin Koramaz depremin 23. yılında bir açıklama yaptı. Koramaz gerekli önlemlerin alınmadığına dikkat çektiği açıklamasında, “23 yılda afet riski olan yerleşim yerleri taşınmadı, binalarımız depreme dayanıklı hale getirilmedi, kent merkezlerinde deprem toplanma alanları oluşturulmadı, afet sonrası kriz yönetim senaryoları hazırlanmadı. Bu süre içinde imar planları depreme hazırlıklı şehirler yaratmak için değil, kentsel rantın dağıtılması için bir araç olarak kullanıldı. Parsel bazında yapılan imar tadilatları ile ormanlık alanlar ve su havzaları dere yataklarıyla birlikte yapılaşmaya açıldı” ifadelerini kullandı.

Koramaz, “Kamusal bir anlayışla yürütülmesi gereken ‘yapı denetim’ sistemi tümüyle ticarileştirildi. Odalarımızın mesleki yeterlilik, eğitim, belgelendirme ve denetleme gereklilikleri yapı denetim süreçlerinden dışlandı” dedi.

‘İmar Barışı’ adı altında projesi olmayan, hiçbir mühendislik hizmeti almamış kaçak yapıların ruhsatlandırıldığını söyleyen Koramaz, “10 milyonun üzerinde kaçak yapının ruhsatlandırıldığı bu imar affıyla birlikte yapı stokumuzun proje uygunluğu ve deprem dayanıklılığı konusunda denetlenme ihtimali ortadan kaldırıldı” ifadelerini kullandı.

Deprem vergilerine ne oldu?