‘1 milyar insan göç etmek zorunda kalabilir’

Yayın tarihi: 9 Eylül 2020 Çarşamba 1:37 pm - Güncelleme: 9 Eylül 2020 Çarşamba 1:37 pm

Ekonomi ve Barış Enstitüsü (IEP) tarafından hazırlanan rapora göre Sahra Altı Afrika, Orta Asya ve Orta Doğu gibi tehlike altındaki bölgelerde yaşayan yaklaşık 1 milyar insan 2050 yılına kadar göç etmek zorunda kalabilir.

Ekonomi ve Barış Enstitüsü (IEP) tarafından hazırlanan ekolojik tehlikelerin değerlendirildiği rapora göre, hızlı nüfus artışı, gıda ve su kıtlığı ile doğal afetler nedeniyle 2050 yılına kadar 1 milyardan fazla insanın yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalabileceği öne sürüldü.

Raporda, 2050 yılına kadar dünya nüfusunun 10 milyara yükselmesi, doğal kaynaklar için mücadelenin artarak çatışmaları körüklemesi bekleniyor.

Rapora göre, Sahra Altı Afrika, Orta Asya ve Orta Doğu gibi tehlike altındaki bölgelerde yaşayan yaklaşık 1 milyar insan 2050 yılına kadar göç etmek zorunda kalabilir. 2019 yılında çevre olayları ve çatışmalardan dolayı 30 milyon civarında kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı.

‘MÜLTECİ AKINI OLACAK’

IEP’nin kurucusu Steve Killelea, “Bunun yalnızca gelişmekte olan ülkeler için değil, gelişmiş ülkeler için de devasa sosyal ve siyasi etkileri olacak. Kitlesel göç sonucunda gelişmiş ülkelerin çoğuna mülteci akını olacak” dedi.

Kuruluş, dünyayı tehdit eden etmenleri iki ana kategoriye ayırdı. İlki, gıda güvensizliği, su kıtlığı ve nüfus artışı. İkincisi ise seller, kuraklık, kasırgalar, deniz seviyesinin yükselmesi ve artan ısı gibi doğal afetler.

HİNDİSTAN VE ÇİN İÇİN SU KITLIĞI TEHDİDİ

Raporda aralarında Hindistan ve Çin’in de bulunduğu bazı ülkelerin 2050’ye kadar yoğun su kıtlığı tehdidine maruz kalacağı, Pakistan, İran, Mozambik, Kenya ve Madagaskar gibi ülkelerin ise birçok unsurun bir araya geldiği, mücadelesi zor karmaşık tehlikelerle karşı karşıya kalabileceği belirtildi.

Killelea, dünyanın 50 yıl öncesine kıyasla yüzde 60 daha az tatlı suya sahip olduğunu ve gelecek 30 yılda gıdaya olan talebin yüzde 50 artmasının tahmin edildiğini, bunun da çoğunlukla Asya’daki orta sınıfın büyümesinden kaynaklandığını ifade etti.