Prof. Tutluoğlu: Hekimler, hasta seçmek zorunda kalabilir

Yayın tarihi: 13 Kasım 2020 Cuma 4:42 pm - Güncelleme: 13 Kasım 2020 Cuma 4:46 pm

Göğüs Hastalıkları Profesörü Bülent Tutluoğlu, İstanbul’daki hastanelerde koronavirüs nedeniyle yaşanan yoğunluğa dikkat çekerek, “Hekimler, hasta seçmek zorunda kalabilir. Zamanında gerekli önlemler alınmadı. Yorulduk, bitap haldeyiz. Zor bir kış bizi bekliyor. Hekim takviyesine ihtiyaç var” dedi.

Göğüs Hastalıkları Profesörü Bülent Tutluoğlu, İstanbul’daki hastanelerde koronavirüs nedeniyle yaşanan yoğunluğu, aşı çalışmalarını, kış aylarında yaşanabilecek tabloyu ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi.

Prof. Dr. Tutluoğlu, kış aylarının gelmeye başlamasıyla birlikte hastanelerdeki sıkışıklığın daha da artacağına dikkat çekerek “Yurt dışında bazı ülkelerde gördüğümüz olumsuz görüntüleri görebiliriz. Hekimler, hasta seçmek zorunda kalabilir. Örneğin; bir tane yoğun bakım yatağı var. ‘Genç hasta mı yaşlı hasta mı hangisini yatıracağım?’ kararını vermek zorunda kalmak çok acı bir şey” dedi.

Yurttaşlar hastanelerde yatak bulamazken, yurt dışından Türkiye’ye hasta taşınıyor

“BİR DOKTOR ARKADAŞIMIZ YATAK BULABİLMEK İÇİN 24 SAATE YAKIN BEKLEDİ”

Koronavirüs testi pozitif çıkan bir doktorun yatak bulabilmek için 24 saat beklediğini ifade eden Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu, İstanbul’daki devlet ve özel hastanelerde yaşanan yoğunluğa ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

“İstanbul ile ilgili olarak resmi rakamları söylemem söz konusu değil. Ama şu an gözlem olarak arkadaşlarımdan duyduğum ve gözlemlediğim gerçekten çok büyük bir yoğunlukla karşı karşıyayız. Bir özel hastanede çalışıyorum. Bana gelen Covidlileri muayene etmekte, yatırmakta gerçekten güçlük çekiyorum. Çok sayıda hasta görmek zorundayım. Gece 10’da evime gittiğim zaman ‘Bugün erken eve gittim’ diyebiliyorum. O derece yoğunluk var ve özel hastanelerde hastalarımıza yer bulamadığımız gibi devlet hastaneleri de gerçekten çok büyük bir yük altında. Aynı şekilde oralarda da çok zorlanıyoruz. Acile gelen SGK’lı hastalar oluyor, onlara yer aramaya çalışıyoruz. Bazen 10 saat 12 saat hasta bekliyor zor bela bir yatak bulabiliyoruz. Örneğin, geçen gün bir doktor arkadaşımız özel bir hastanenin acilinde 24 saate yakın bekledi. Özel hastanede ona uygun yatak bulamadık. Sonra bir devlet hastanesinde bularak arkadaşımızı oraya yatırmak durumunda kaldık. Bunun gibi şeyleri çok yaşıyoruz. İstanbul’da şu an yatak açısından gerçekten bir sıkışıklık var. Aynı oranda sıkışıklık yoğun bakım yatağı açısından da söz konusu. Yoğun bakım gerektiren hastalarda yatak bulmakta gerçekten zorlanıyoruz. Uzun süre yoğun bakım hastasının yatak beklediği oluyor. Bu da aslında kabul edilebilir bir şey değil çünkü yoğun bakım hastasının anında bir yer bularak acil bir durum olduğu için yatırılması gerekiyor. Fakat bu noktada gecikmeler olabiliyor.”

“ZOR BİR KIŞ BİZİ BEKLİYOR, HEKİM TAKVİYESİ GEREKİYOR”

Prof. Dr. Tutluoğlu, sağlık çalışanlarının yaşanan yoğunluk nedeniyle yorulduklarını ve yıprandıklarını kaydederek önümüzdeki kış aylarında yoğunluğun daha da artacağını ve hekimlerin hasta seçmek zorunda kalabileceğini söyledi. Tutluoğlu, “Bizi nasıl bir kış bekliyor?” sorusuna şöyle cevap verdi:
“Temmuz-ağustos aylarından beri söylüyorum; gerçekten birtakım önlemler alınması gerekirdi, maalesef alınmadı o önlemler. Bizler artık çok yorulduk, şu anda bitap vaziyetteyiz. Mart, nisan, mayıs aylarında bu Covid mücadelesi topyekün bir mücadele edildiğinde bütün doktorlar bütün sağlık personeli sadece Covid bakmaya kanalize olmuştu. Göz hekimliği, cildiye hekimliği bile Covid hastasıyla uğraşıyordu. Şu anda bütün yük göğüs hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları, dahiliye ve kısa vadede aile hekimlerine kalmış durumda. Dolayısıyla bu yükü bu kadronun taşıması çok mümkün gözükmüyor. Gerçekten çok yoruldu yıprandı bu kadro ve takviye gerekirdi. Şu andan sonra belki bunu sağlamak çok da kolay olmayacak. Acil servislere hekim olarak takviye gerekir. Yoğun bakımlara aynı şekilde hekim ve hemşire takviyesi gerekir. Çünkü önümüzdeki kış döneminde bizi çok daha zor günler bekliyor. Covid hastası hemen birkaç günde düzelen hasta değil, hastaneye yattığı zaman 10 gün 15 gün yatabiliyor ve bir yandan da yeni hastalar geliyor. Düşünün ve aynı kadrolar bu hastalarla başa çıkmaya çalışıyor. Gerçekten çok sıkışık zorlu günler geçiriyoruz ve önümüzdeki günlerdeki bu baskı ve sıkışıklık daha da artacak. İstediğimiz ölçüde belki bunu temenni etmiyorum ama yurt dışında bazı ülkelerde gördüğümüz olumsuz görüntüleri görebiliriz. Hekim, hasta seçmek zorunda kalabilir. Örneğin; bir tane yoğun bakım yatağı var. ‘Genç hasta mı yaşlı hasta mı hangisini yatıracağım?’ kararını vermek zorunda kalmak çok acı bir şey.”

“AŞI GELSE BİLE BU İŞ KÖKÜNDEN BİTMEYECEK”

Prof. Dr. Tutluoğlu, Pfizer ve BioNTech firmalarının buldukları aşının dağıtımı ve organizasyonunda ciddi masraflar gerektiğini söyledi. Firmanın aşının etkinliği ile ilgili açıklamasında da bir yanılgı bulunduğunu belirten Prof. Dr. Tutluoğlu, şöyle konuştu:

“Aşı, uzun vadeli bir çalışma. En ileri düzeyde olarak gördüğümüz Amerikan-Alman yapımı ortak aşı -70 derecede saklanıyor. Bütün dünyaya hitap eden taşıyıcılar olacak, onların saklandığı yerlerde -70 derecede derin dondurucular olacak. Bu aşıların bozulmadan nakledilmesi lazım. Eczane ortamına geldiğinde de belki bir hafta içinde tüketilmesi lazım. Çok büyük organizasyon ve masraf gerektiriyor. Hemen üretilir üretilmez Türkiye’ye ne oranda gelecek, belki ilk önce sağlık çalışanları faydalanacak. Aşı ile ilgili şöyle bir yanılgı içine düşüyoruz; grip aşısında bile etkililik oranı yüzde 60-80 civarında. Firmanın açıklaması yüzde 90 etkin olarak söyleniyor. Halbuki yüzde 90 etkili diyebilmemiz için bunu gerçek yaşamda görmemiz lazım. Bir çalışma sonucunda oluşan antikorların oranından yola çıkarak o yüzde 90 etkinliği veremeyiz. Ancak gerçek yaşamda bir süre aşı kullanılacak ne oranda etkili olduğu görülecek. Dolayısıyla aşı gelse bile bu iş kökünden bitmeyecek. Bir süre daha önlemlere devam etmemiz gerekecek.”

“VİRÜS KULLANDIĞIMIZ BİR İLACA KARŞI DİRENÇ GELİŞTİRDİ”

Tutluoğlu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın “Maske, yakın zamanda hayatımızdan çıkmış olacak” açıklamasına da katılmadığını belirterek “En azından 2021’in sonbahar aylarına kadar belki de daha uzun süre maske ile yaşayabiliriz” dedi. Virüsün mutasyon yapma özelliğine de vurgu yapan Tutluoğlu, “Muhtemelen kullandığımız bir ilaca karşı diren geliştirdi” dedi. Tutluoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Ben aynı fikirde değilim. En azından 2021’in sonbahar aylarına kadar belki de daha uzun süre maske ile yaşayabiliriz. Çünkü gerçekten çok farklı bir virüsle karşı karşıyayız. Sürekli mutasyon yapma potansiyeli var. Mart, nisan aylarında daha farklı olgular görüyorduk. Şimdi özellikle ağır olgularda çok zorlanıyoruz. Yoğun bakımdaki olgularda daha farklı davranışlar sergilemeye başladı virüs. Kullandığımız bir ilaç var o ilaca karşı muhtemelen bir direnç gelişti. Şu an tedavide çok zorlanıyoruz. Durum böyleyken etkinliği hiçbir zaman yüzde yüz olmayacak aşıya dayanarak ‘Maskeyi tamamen atacağız’ demek doğru değil. Mutlaka grip gibi hayatımızda olacak. Belli bir oranda hasta yine göreceğiz. Dolayısıyla özellikle risk gruplarının mutlaka iyi korunması lazım. Maske tamamen hayatımızdan çıkmayacak.”

“COVİD ZATÜRRELİ HASTAMI YATAK OLMADIĞI İÇİN EVİNE YOLLAMAK ZORUNDA KALIYORUM”

Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu, filyasyon ekiplerinin testi pozitif çıkan hastalara “Evinizden kesinlikle çıkmayın” uyarılarının da bazı hastalar için risk barındırdığına dikkat çekti. Tutluoğlu, bu nedenle evden direkt yoğun bakıma gönderilen hastalar olduğunu kaydederek şöyle konuştu:

“Filyasyon ekipleri çok fedakârca çalışıyorlar. Bir noktada itirazım var. Onlar da görevlerini yapmak adına ‘Hastalara kesinlikle evden çıkmayacaksınız’ diyorlar, doğru. Ama sağlıkları ile ilgili bir problem olunca da evden çıkmamaları gerektiğini düşünüyorlar. Covid zatürreli hastamı ben hastanede yatak olmadığı için evine yollamak zorunda kalıyorum. Bu hastanın iki üç günde bir tahlillerinin yapılması lazım. Ki ben onun kötüye gidip gitmediğini anlayayım. Hasta evine hemşire getiremiyor, çünkü Covid pozitif. Kendisi dışarıya çıkmaya kalksa filyasyon ekipleri ‘Tahlil için bile dışarıya çıkamazsın’ diye korkutuyorlar. Bu hastayı ben nasıl takip edeceğim? Burada çok zorlanıyoruz. Bu katı tavır yüzünden direkt evden yoğun bakıma gönderdiğimiz hastalar oluyor. Bu noktada biraz dikkatli olmamız gerekir.”